top of page

ÇOCUK BÜYÜSÜN SONRA!

  • Psikolog Gonca BAĞLAR
  • 10 Mar 2015
  • 2 dakikada okunur

Çocuklar, anne ve babaları için hayat boyu en önemli yerdedir. Ebeveynler hayat boyu hiçbir şeyi atlamadan, aksatmadan yerine getirme telaşı içindedirler. Çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmek, çocuklarının iyi bir eğitim almalarını sağlamak, sosyal ve duygusal beklentilerini karşılamak anne ve babalar için adeta yaşamlarının tek amacı haline gelmiştir.


Ebeveyn olmak şüphesiz çok büyük bir mutluluk iken, bir süre sonra bu mutluluk yerini ağır bir yüke bırakabilir. Bu durumda eşlerde şu tip düşünceler oluşabilir: “Önceden birbirimize ne kadar çok zaman ayırırdık, haftada bir sinemaya giderdik, ben bir haftada iki kitap okurdum,” gibi çocukları olmadan önceki hayatlarına duydukları özlemi dile getiren cümleler... Ebeveynlik denen yolculukta ilerlerken insani ihtiyaçlar, duygular, planlar, kişisel olaylar, çocuk için ‘çocuk büyüsün’den sonrasına bırakılır ve kişi kendini yorulmayan, yılmayan süper güçlü bir kahraman gibi görür. Hatta bu durum fiziksel, duygusal ve zihinsel olarak ebeveynlik ile meşgul olmaktan dinlenmeye vakit bulamama haline bile dönüşebilir. Oysaki, anne ve babanın da yorulmaya hakkı vardır. Anne-baba olmak keyiften ziyade yük olmaya başladığında ise, hem eşler için hem de çocuk için tehlike çanları çalmaya başlıyor demektir. Eşler ilk zamanlarda ağırlık verilen anne-baba rollerine kendini kaptırabilir ve diğer rollerini unutabilirler. Hâlbuki aralarına çocuk katıldığında önceden var olan karı-koca rollerini, anne-baba, anne-çocuk ve baba-çocuk rollerine bırakmak yerine; yola birlikte devam etmeyi tercih etmek, çocuklarının olmasıyla katlanan mutluluklarını daha da katlayacaktır. Çiftler aynı zamanda eş olmak, iş yerinde çalışan olmak, arkadaş olmak, kendi ailesinin çocuğu olmak gibi rollerini unutmamalıdırlar. Çünkü bu durum çocukların duygusal gelişimi açısından çok önemlidir.


Eşler arasındaki uyum ve ebeveyn-çocuk ilişkisi ile ilgili pek çok araştırma yapılmış olup; Engfer’in “yayılma modeli” evlilik ilişkisinden doyum sağlayan çiftlerin, çocuklarının ihtiyaçlarına daha duyarlı cevap verdiğini belirtmektedir. Yani ebeveynler kendilerine ve birbirlerine zaman ayırdıklarında, sağlıklı bir ilişki yürütmeye çalıştıklarında sadece kendilerine değil çocuklarına da çok büyük bir iyilik yapmış olmaktadırlar. Aralarında sıcak ve destekleyici bir ilişki olan, birbirleriyle duygularını paylaşan, birbirlerine zaman ayıran ebeveynler; çocuklarına, çevreleri ile daha doyurucu ilişkiler kurmaları yönünde cesaret verirler. Bu tip ailelerde büyüyen çocukların benlik algıları ve akademik başarıları daha yüksek olur. Başka bir deyişle, anne-baba arasındaki ilişki ne kadar sağlıklı ise çocuklar da kendileri ile daha barışık, hayatta kendileri için çizdikleri yoldan daha hoşnut ve kişiliklerinden daha memnun olmaktadırlar. Aynı zamanda anne ve babasının arasındaki uyumu gören çocuklar, kendilerini anne ve babalarının yanında daha rahat ve güvenli hissederek, ebeveynleri ile daha iyi ilişkiler kurmaktadırlar.



Ebeveynler hayatlarını çocuklarına adamak yerine, hayata çocukları ile birlikte devam etmelidirler. Mükemmel anne-baba olmaya çalışmak değil, “yeterince iyi anne ve baba” olmak için uğraşmalıdırlar. Kendi ihtiyaçlarını farkedip kendisi için enerji harcayan, kendi duygularına önem verip duygularını zamanında yaşayan, ebeveynlik ile ilgili gerçekçi beklentiler içinde olan çiftler; hem kendilerini hem de çocuklarını hırpalamadan bu yolda güvenle ve mutlulukla ilerleyebilirler.


Unutmayın! Siz mutlu olursanız, onlar daha mutlu olur!


Psikolog Gonca BAĞLAR



 
 
 

Comments


Tanıtılan Yazılar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Instagram Social Icon
  • Google+ Basic Square

Hoşnudiye Mah. 732. Sk. No:44 Tepebaşı / Eskişehir

Telefon:

0(530) 666 40 23

  • Facebook Social Icon
  • Instagram Social Icon
  • Google+ Social Icon
bottom of page